top of page

Placemaking Nedir?

Placemaking kavramı 1960'larda Jane Jacobs ve William H. Whyte gibi yazarların kentler üzerindeki incelemeleriyle ortaya çıktı.

“Kentler ancak herkesin katılımıyla yaratıldıkları zaman herkes için bir şeyler sağlayabilir.”

-Jane Jacobs


Placemaking, toplulukların kalbi olan kamusal alanları birlikte yeniden hayal etmek, keşfetmek ve tasarlamak için ilham verir. İnsanlar ve paylaştıkları alanlar arasındaki bağı güçlendirir. Yerlerin yaratılması fiziksel boyutu aşar. İnsanlar ve bir yer duygusu arasında bağlar oluşturmak için sosyallik, kullanımlar, faaliyetler, erişim, bağlantılar, rahatlık ve imaj gibi yönleri içerir. The Project for Public Spaces’in placemakingle ilgili 40 yıllık deneyimlerinden sonra belirlemiş oldukları 11 temel prensip var.

  1. Komünite uzmandır

  2. İmaj değil, bir yer yaratın

  3. Paydaşlar, ortaklar arayın

  4. Sadece gözlemleyerek çok şey görebilirsiniz

  5. Vizyon sahibi olun

  6. Petunyalarla başlayın: Daha hafif, daha hızlı, daha ucuz

  7. Üçgenleme (aktiviteler, insanlar...)

  8. Her zaman "Bu yapılmaz" diyecekler.

  9. Form fonksiyonu destekler

  10. Para sorun değil

  11. Hiçbir zaman bitmeyecek, her zaman devam edecek bir süreç

Bu prensiplerin komüniteler için olumlu bir dönüştürücü olacağına inanıyorlar. Üç basit amaçla komünitelere, topluluklara (1) farklı görüşleri uyumlu bir vizyona entegre etme, (2) bu vizyonu bir plan ve kullanım programına dönüştürme ve (3) sürdürülebilir uygulamayı sağlama konusunda yardımcı olacak yönergeler sunmayı amaçlıyorlar.


Paylaşılan bir vizyonu gerçeğe dönüştürmek, gerçekten bir yeri herkes için harika bir yer haline getirmek, ve herkese o yerde kendisi olarak güven, huzur ve destek hissederek var olma alanı yaratmak; küçük adımlarla, gerçekten dinlemekle ve belirli bir bağlamda en iyi neyin işe yaradığını görmekle mümkün. Ortak değerleri en üst düzeye çıkarmak adına kamusal alanımızı şekillendirebileceğimiz ortak, eşit ve katılımcı bir süreci ifade eder. Placemaking bir çıktıdan çok artarak birikerek dönüşen ortak değerleri ve farklı becerileri, perspektifleri barındıran katılımcıların girdileriyle, tartıştıklarıyla değişen çift döngülü öğrenme ve dönüştürme sürecinin kendisidir.


Sadece mekanla ya da altyapıyla kendisini ifade etmesine gerek yoktur. Bazen topluluklardaki gizli bileşeni keşfetmek, bazen kolektif belleğe alan yaratmak, bazen de sokağı sokak yapan insanları göstermektir. Geçici sorunlar için geçici çözümler de placemakingle yaratılabilir ve kalıcı sosyal etkisi hala devam edebilir. Tıpkı kar gibi geçici bir materyalin komünite inşasındaki potansiyelini keşfedip kış boyu formunu değiştiren ama sosyal etkisini kalıcı kılan bir mekan üretmek gibi. Birkaç örnekten bahsetmek gerekirse:



Herkes İçin Mimarlık’ın Chicago Anthony Overton İlkokulu ve Bronzville mahallesi için 2019’da gerçekleştirdikleri “Gizli Bileşen” projesi mahalle ve şehir ölçeğini bienal, sanat, mimarlık sektörü, politika ve komünite gibi pek çok farklı bağlamda incelemeleriyle başlıyor.

Amaçları dezavantajlı bırakılmış bir grupla iletişime geçip gizli bileşenlerini keşfederek, katılımcı bir süreçler değer yaratmak. Gizli ama birleştirici olanın keşfi: Yemek. Mahalledekilerin hazırladıkları yemekleri ve tariflerini birbirleriyle paylaştıkları, dans ettikleri, serbest kürsü konuşmalarının gerçekleştiği ve birlikte inşa ettikleri piknik masalarında zaman geçirdikleri bir komünite yemeği günü bu keşfi ortaya çıkardı. (Bknz: https://herkesicinmimarlik.org/calismalar/gizli-bilesen/)



Bir diğer örnek Lviv sokaklarını modayla içli dışlı yapan Slavik.

Slavik, yaşadığı sokağı ileri dönüştüren bir stil öncüsü. Sanatçı Yurko Dyachyshyn ile yolları kesişince Slavik birden stiliyle sokağı da dönüştürmeye başlıyor. Lviv'de Slavik'ten fotoğraf karelerine bir şantiye panosunda, alt geçitte, sokağa atılan bir dolapta, bir duvarda çerçeveli ya da çiçekler arasında rastlamak mümkün. Sokak öylesine bir mekanken kendimizden, komünitemizden ve değerlerimizden bir şeyler katarak dönüştürmek mümkün.


Peki sizin kendi yerde en çok değiştirmek istediğiniz şey nedir? Orada kendinizi ait hissettiğiniz bir yer var mı? Eğer varsa sizin için bu yeri harika yapan şey nedir? Sosyalleşme imkanları mı, kullanım ve aktivite çeşitliliği mi, ulaşım ve erişim kolaylığı mı yoksa, estetik ve konforu mu? Peki aklınıza bu özellikleri sağlayabilecek başka potansiyel bir yer geliyor mu? Bu potansiyel yeri dönüştürerek kendinizi de dönüştürmeniz mümkün mü? (Bknz: https://www.dyachyshyn.com/slavik-s-fashion)


"Kent hakkı kent kaynaklarına ulaşma bireysel özgürlüğünden çok öte bir şeydir:Kenti değiştirerek kendimizi değiştirme hakkıdır".

-David Harvey








168 görüntüleme

Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page